Nüfus artışının konut
piyasasına etkisi
Üniversitede bir öğretim
görevlimizin ders kitapları haricinde okumamızı ısrarla istediği ve yıllarca
aklımdan çıkmayan Lester R.Brown’un Yirmidokuzuncu Gün kitabının arka kapak
yazısı der ki;
“Bir Fransız bilmecesi şöyle
başlar; Bir nilüfer gölünde tek bir nilüfer yaprağı vardır ve her gün yaprak
sayısı iki katına çıkmaktadır. İkinci gün iki yaprak, üçüncü gün dört yaprak,
dördüncü gün sekiz yaprak, böylece sürer gider. Soru şudur: Nilüfer gölü
otuzuncu gün tamamen dolu ise, kaçıncı gün yarı dolu olmuştur* Yanıt:
Yirmidokuzuncu gün” …
Okullardaki havuz problemlerine
benzeyen ve kitaba da “Yirmidokuzuncu Gün-Dünya Kaynakları Karşısında İnsan
İhtiyaçları” isminde ilham olan bu soru ile yazar nüfus artışının getirdiği
tüketim düzeyinin dünyadaki kaynak üretiminin önüne geçtiğine dikkat çekmek
ister.
Bugün bu soru neden yeniden
aklıma geldi?
Kendi alanımla ilgili olarak
konut fiyatlarının son derece yükseldiğini, her türlü ekonomik sıkıntıya rağmen
geriye gitmediğini gözlemlemekteyim. Değerleme sektörünün duayenlerinden,
gayrimenkul iktisatçısı olarak da bilinen Sayın Dr. Ahmet Büyükduman yıllarca
konut balonu yok dedi, sektör içerisindeki uzmanları bile inandırmakta güçlük
çekti ama bugün insanların kiralık ev bulmakta dahi ciddi anlamda sıkıntı
çektiğini düşünürsek 29.gündeymişiz gibi hissetmemek mümkün değil.
Konut fiyatlarına etki
eden diğer unsurlar
Konut fiyatları; nüfus artışı ve
talep artışı yanında elbette dövizdeki yükseliş, dışarıya bağımlılık,
maliyetlerin artması, önünü göremeyen müteahhitlerin üretim yapmak istememesi,
gene müteahhitlerin arsa fiyatlarındaki yükseliş karşısında zarar edeceklerini
düşünmeleri nedeni ile kat karşılığı sözleşme yapmak istememeleri, yabancıya
satışların artması gibi pek çok zincirleme ve birbirine bağımlı faktör nedeni
ile de yükseliyor.
Konutun bir yatırım aracı
haline gelmesi
Konutun değer artışları ile iyi
bir yatırım aracı haline de gelmesi, gelir getiren bir araç olarak görülmesi de
sadece ülkemizin problemi değil. Gazete haberlerine göre; Almanya'da da 26
Eylül'de meclis seçimleriyle paralel olarak Berlinliler barınma sorunuyla
ilgili halk oylaması için sandık başına gitti. Berlinlilerin yüzde 56,4'ü
giderek yayılan dev emlak şirketlerinin kamulaştırılması yönünde oy kullandı. Oylamaya sunulan karar metninde Berlin
Senatosu, "Mülklerin kamu malına dönüştürülmesi için gerekli tüm önlemleri
almaya ve bu yönde bir yasa hazırlamaya" çağrıldı. Almanya'da bu türde
düzenlenen ilk halk oylamasında konu, Berlin'de 3 binden fazla konuta sahip
olan ve "kâr amacı güden" şirketlerin kamulaştırılmasıydı. Berlin'de
son yıllarda kiralardaki hızlı artış nedeniyle kentin pek çok bölgesinde normal
gelirli vatandaşlar bile ev bulmakta sıkıntı yaşıyor.
Doç. Dr. Ümit Akçay 2017 senesindeki bir yazısına “Barınma hakkının finansallaştırılması” diye başlık atmış. Gayrimenkul sertifikaları ile de konutların finansal mal haline gelmesi barınma krizini depreştirebilecek bir unsur olarak tartışılması gereken başka bir konu olabilir.
Geldiğimiz nokta sorgulanmalı
Benim çevremde gözlemlediğim
kadarı ile geldiğimiz süreçte maalesef gençlerin bir evim olsun hayalleri hiç yok.
Ülkemizde TOKİ kanalı ile barınma ihtiyacı karşılanmaya çalışılıyor ama belki
de ikinci konuttan daha yüksek vergi alınması, yeni evlenenlere konut alımında
daha düşük vergilendirme yapılması gibi farklı devlet düzenlemeleri yapmanın
vakti gelmiştir. Bu konuları önümüzdeki dönemlerde daha çok tartışacağız ve
tartışmalıyız.
yakamozhaber
Yorumlar
Yorum Gönder